29 Mart 2012 Perşembe

Zeynep Tosun - Modacı

Adaşım ve soydaşım Zeynep Tosun'dan bahsetmeden olmazdı zaten.

İlk olarak kendisini internetin yeni yeni yoğunlaşmaya başladığı zamanlarda, insanların isimlerini Google veya Yahoo'da aramalarının farz olduğu dönemlerde, benim de kendi ismimi arama motorlarında aratmamla tanıdım. Karşıma çıkan "Zeynep Tosun - Terzi Yamağı" kelimeleri başta hiçbirşey ifade etmemişti benim için, ama şimdi, Akmerdez'de mağaza açacak kıvama gelmiş bir modacının emekleme dönemlerine tanıklık ettiğimin farkına varıyorum.

Moda'dan çok anlamam, yani Ivana Sert tadında bir moda anlayışım yok ama kendime göre benim de bir tarzım, severek giydiğim veya hayatta giymem dediğim kıyafetler var. O yüzden Zeynep Tosun'un modacılığı hakkında yorum yapmam ne kadar doğrudur bilmiyorum ama ben http://www.zeyneptosun.com/ sitesine girince gördüğüm kıfayetlerin hiç de azımsanmayak nitelikte şeyler olduklarını düşünüyorum. Arada sırada karıştırdığım moda dergilerinde gördüğüm tasarımlardan eksik kalır yanı yok yaptıklarının. Aynı zamanda kendisini bu kadar kısa zamanda böyle güzel yerlere gelmiş olmasından dolayı tebrik etmek istiyorum. Tabii bunda yanlışlıkla bana gelen emaillerini Zeynep Tosun'a hiç aksatmadan iletmemin de büyük katkıları olduğunu söylemeden geçemeyeceğim :)

Aşağıdaki resimde Zeynep Tosun'un YKM mağazaları için tasarladığı koleksiyondan bir kaç parça tasarım görüyorsunuz. Bu kıyafetlerin fiyatları 89TL-279TL arasında değişmekte.

Zeynep Tosun - YKM Koleksiyonu
Daha fazla Zeynep Tosun için Akmerkez'deki mağazasına gitmeyi unutmayın. Ben henüz ziyaret edemedim, umarım oraya gittiğimde Zeynep Tosun, adaşını ağırlamaktan mutluluk duyar :)

Serenad - Lüftü Livaneli

Çok başarılı bir kitap. Roman okurken aynı zamanda tarihten de bir şeyler öğrenmek, kendinize bir şeyler katmak isteyenlerdenseniz bu kitabı çok seveceğinize eminim.

İstanbul Üniversitesi Halkla İlişkiler Bölümü'nde çalışan Maya Duran'ın hayatı 1930'lu yıllarda bu üniversitede hocalık yapmış olan Alman Maximilian Wagner'le karşılaşmasıyla değişir. Kendini merakını uyandıran bir dizi olayın içinde buluverir. Wagner'ın hayatında İstanbul'un özellikle de Şile'nin yeri ayrıdır ve bu kitabın sonuna kadar açıklığa kavuşmaz. Bu düğümü çözebilmek adına bir çırpıda okursunuz kitabı. Bunda Zülflü Livaneli'nin akıcı anlatımıyla şekillenen tarihle iç içe geçmiş öykülerin büyük katkısı da bulunmaktadır.

Kitabın sonunun hiç gelmemesini dileyerek kısa bir sürede kitabı bitireceğinize ve bir daha okumak isteyeceğine eminim.

30 - 31 Mart Ankara Geceleri

30 Mart 2012 Cuma Gecesi

Çellistanbul Çello Dörtlüsü
Mekan: ODTÜ KKM
Saat: 20:00 Fiyat: 23.50 TL

Yeni Türkü
Mekan: Jolly Joker
Saat: 22:00 Fiyat: 28.50 TL

31 Mart 2012 Cumartesi Gecesi

Athena
Mekan: Jolly Joker
Saat: 22:00 Fiyat: 28.50 TL

30 - 31 March 2012 Istanbul Nights

30.03.2012 Friday Night

Bülent Ortaçgil
Mekan: Kadıköy Halk Egitim Merkezi
Saat: 20:30 Fiyat: 45 TL

Bomonti Retro Sounds No:3
Mekan: Garajistanbul
Saat: 21:00 Fiyat: 23 TL

Halil Sezai
Mekan: Jolly Joker
Saat: 22:00 Fiyat: 55.50 TL

Metallica Official Tribute Band - Orion
Mekan: Bronx
Saat: 22:00 Fiyat: 34 TL

Kara Güneş: Afra Tafra
Mekan: The Mekan
Saat: 22:00 Fiyat: 20 TL

Multitap
Mekan: Olimpia Event Hall
Saat: 22:00 Fiyat: 25 TL

Göğe Selam: Kurtalan Express ve Ogün Sanlısoy
Mekan: Ghetto
Saat: 22:30 Fiyat: 39.50 TL

Aslı Gökyokuş
Mekan: Beyoğlu Hayal Kahvesi
Saat: 22:30 Fiyat: 28.50 TL

Kesmeşeker
Mekan: Live Haymatlos
Saat: 22:30 Fiyat: 25 TL

Bedük
Mekan: Indigo
Saat: 23:00 Fiyat: 35 TL

Babylon Newcomers Festival: Factory Floor
Mekan: Babylon
Saat: 23:59 Fiyat: 22.50 TL



31.03.2012 Saturday Night

Sunrise
Mekan: Mayotte
Saat:

Model
Mekan: Bronx
Saat: 21:00 Fiyat: 39.50 TL

Yeni Türkü
Mekan: Jolly Joker
Saat: 22:00 Fiyat: 33.50 TL

Amy Winehouse Tribute Show
Mekan: Clinic Live
Saat: 22:00 Fiyat:

Bayar Şahin
Mekan: The Mekan
Saat: 21:00 Fiyat:

Yael Naim
Mekan: Garajistanbul
Saat: 22:00 Fiyat: 45 TL

Flört
Mekan: Live Haymatlos
Saat: 22:30 Fiyat: 25 TL

Babylon Newcomers Festival: Ikonika - Stay +
Mekan: Babylon
Saat: 23:59 Fiyat: 28 TL

25 Mart 2012 Pazar

Birsen Tezer - Haymatlos 24.03.2012

Dün gece Birsen Tezer'in Haymatlos'taki konserine gittik. Birsen Hanım'ı ilk defa canlı olarak dinleyişimdi. Ne yalan söyleyeyim çok etkilendim. Teşekkürler Burak, bu güzel sesi hayatımıza kattığın için.

Normalde bütün konserlerine bir Bülent Ortacgil parçası olan Değirmenler ile başlıyorlarmış ancak bu konserin ilk parçası bu olmadı. Yine de gecenin ilerleyen vakitlerinde bu güzel parçayı Birsen Hanım'dan dinleme imkanına eriştik.

Birsen Tezer'in çok duru ama bir o kadar da güçlü ve tutkulu bir sesi var. İlk parçada vokal ve solo gitarın monitöründe ufak tefek sorunlar olmasına rağmen performanslarından hic birsey kaybetmeden usta bir sekilde çaldilar ve söylediler şarkıları.

Birsen Tezer'i tanımak isteyenler için gelsin: Müzikle ortaokuldan beri içiçe olan Birsen Tezer 1984'te İTÜ Türk Musikisi Konservatuarı'nda resmi olarak başlar müzk hayatına. 1998'de Bülent Ortaçgil'in "Light" albümünde "Kimseye Anlatamadım" şarkısında onunla düet yapmıştır. "Cihan" isimli ilk albümü 2009 yılında çıkmıştır. Ateş Tezer'le evli, bir çocuk annesidir.

Konserde beni en çok etkileyen şarkıları önceden de albumunu dinlerken aşina oldugum "Çal Kapımı", "İstanbul" ve Birsen Hanim'in kanun calarak soyledigi ve yüreğimizi derinden etkileyen, sözü Rüştü Şardağ'a, bestesi Avni Anıl'a ait olan "Aşk Bu Değil" oldu.


Aşk Bu Değil

Aşk bu değil
Aşk bu değil
Yapma güzel
Sen insanı güldürürsün, sen
İnsanı güldürürsün
Sevişirken güzel güzel
Sen insanı öldürürsün, sen
İnsanı güldürürsün
Aşk bu değil
Yapma güzel
Sen insanı öldürürsün, sen
İnsanı güldürürsün

Birsen Tezer'in grup elemanlarıyla ilişkisi çok hoşuma gitti, onlara takılmadan edemiyor, özellikle akustik gitarı çalan Tunç ile şakalaşmaları gözden kaçmadı. Grup üyeleri şunlar:

Birsen Tezer: Kanun, Vokal
Tunç Öndemir: Akustik Gitar, Vokal
Emre Tankal: Solo Gitar
Gürol Ağırbaş: Bas
Emre Günaydın: Davul

Ben bu tarz, gerçekten kaliteli müziklerin bar ortamlarında değerlerinin çok fazla anlaşılmadığı, insanların çalana ve söyleyene saygı duymadan dinleme zahmeti bile göstermeden bulunduğu ortamlarda çalınmasına karşıyım aslında. Konser başlar başlamaz huşu içinde huzurla şarkıları dinlemeye çalışmama rağmen her seferinde birilerinin yüksek sesle telefonla konuşmasıyla ya da gençlerin kendi aralarında alkolün de etkisiyle avaz avaz bağırmalarıyla gitti bütün dikkatim, delik deşik, paramparça oldu çoğu şarkılar. Verilen konserle dinleyici kitlesi arasında bir tezat vardı denilebilir.

Biraz da Haymatlos'tan bahsetmek gerekirse, mekan eski bir hanın icinde L seklinde uzanan iki geniş koridordan oluşmakta. Eski binaların yüksek tavanli olmasının avantajını sonuna kadar kullanmışlar, mekan insanı boğmuyor. Dekorasyon namına çok enteresan ögeler bulunmamakta, dikkatimi ceken tek detay sanki icine bir A4 kagidi sikistirilmis gibi duran duvar lambaları oldu. O hep bildigimiz yuvarlak koyu kahverengi-siyah bar masaları ve etrafındaki beyaz bar tabureleri yorulanlar için bulunmaz bir rahatlık. Mekanın yerleri sanırım hanın orijinal tahta parke zemini ve sanki çok fazla ziplarsak çökecekmiş hissi uyandırıyor, ama yine de çok nostaljik.

23 Mart 2012 Cuma

Yüce Divan

Wikipedia'nın tanımına göre Yüce divan:

Yüce Divan; Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu üyeleri, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başkan ve üyeleri, Başsavcılarını, Cumhuriyet Başsavcı vekilleri, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve Sayıştay Başkan ve üyelerinin görevleriyle ilgili suçlarından dolayı yargılamaya yetkili yüksek mahkemedir. Anayasa'nın 148. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, Yüce Divan sıfatını Anayasa Mahkemesi kullanır ve gerektiğinde Anayasa Mahkemesi üyeleri, Yüce Divan sıfatıyla toplanır.

Başka bir internet sitesinde geçen bilgiye göre Yüce Divan:


Anayasa Mahkemesi'nin görev ve yetkilerinden biri de Anayasa'nın 148. maddesinin 3 üncü fıkrasında gösterilen kişileri; yani, Cumhurbaşkanını, Bakanlar Kurulu üyelerini, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başkan ve üyelerini, Başsavcılarını, Cumhuriyet Başsavcı vekilini, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve Sayıştay Başkan ve üyelerini görevleriyle ilgili suçlarından dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargılamaktır. 

Yüce Divan'da savcılık görevini cumhuriyet başsavcısı ya da yardımcısı yapar. Yüce Divan'ın kararları kesindir, bunlara karşı hiçbir merciye başvuruda bulunulamaz.

Yüce Divan'da sorgusu yapılmış olan sanığın sonraki oturumlara gelmemesi ve Yüce Divanca da duruşmada hazır bulunmasına gerek görülmemesi hallerinde, duruşmadan vareste tutulma istemi bulunmasa dahi gıyabında duruşmaya devam edilerek kamu davası sonuçlandırılabilir. Müdafi her zaman duruşmada hazır bulunabilir.

Yüce Divanda sanığın sorguya çekilmesi sırasında, üyeler ve Cumhuriyet Başsavcısı veya Cumhuriyet Başsavcıvekili, Başkanın izni ile sanığa soru sorabilirler.



Hürriyet'te anlatıldığı üzere Yüce Divan:


Yüce Divan, Anayasa Mahkemesi’nin, Cumhurbaşkanını, Bakanlar Kurulu üyelerini, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi başkan ve üyeleriyle başsavcıların, cumhuriyet başsavcı yardımcısını, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve Sayıştay başkan ve üyelerini görevleriyle ilgili suçlarından dolayı yargıladığı durumlarda taşıdığı kimlik.
 

Yüce Divan’da savcılık görevini cumhuriyet başsavcısı ya da yardımcısı yapar. Yüce Divan’ın kararları kesindir, bunlara karşı hiçbir merciye başvuruda bulunulamaz. (Anayasa madde 148)
 
Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'na göre yargılama yapan Yüce Divan’da, sanığın sorguya çekilmesi sırasında, üyeler ve cumhuriyet başsavcısı ya da cumhuriyet başsavcı yardımcısı, başkanın izniyle sanığa soru sorabilirler. Duruşma içeriği başkanın uygun göreceği teknik araçlarla kayıt edilebilir. 
 
DİVAN-I ALİ


1876 Kanun-ı Esasisi’nde bu kurum Divanı Ali adını taşımaktaydı. Kanunu Esasisi’nin 31. maddesine göre, gerek duyulduğu zamanlarda ve padişah iradesiyle toplanırdı. “İtham dairesi” ve ‘hüküm divanı” adlı iki ayrı organdan ve 30 üyeden oluşmaktaydı (madde 92). 10 üyesi Ayan’dan, 10 üyesi Şürayı Devlet'ten, 10 üyesi de temyiz ve istinat mahkemelerinden kurayla seçilirdi. Her 10 üyeden üçü bir araya gelerek 9 kişilik itham dairesini oluşturur, bu daire dava edilen yüksek düzeyli görevlinin yargılanmasına gerek olup olmadığına karar verirdi. Öteki üyelerden oluşan hüküm divanı ise, yargılama işini yürütürdü. 
 
1924 Teşkilatı Esasiye Kanunu’nda da yer alan Divanı Ali, 61. madde ile icra vekillerini (bakanlar), danıştay ve yargıtay başkanlarıyla üyelerini, cumhuriyet başsavcısını yargılayacak biçimde yeniden düzenlendi; divanı oluşturma yetkisi, 67. madde ile TBMM’ye verildi. Divanı Ali için Temyiz Mahkemesi'nden (Yargıtay) 11, Şüra-yı Devlet’ten (Danıştay) de 10 olmak üzere 21 üye seçilir, bunlardan 15'i asil üye, 6'sı yedek üye görevi görürdü. 


Divanı Ali, 1924 Anayasası'nda 1945 yılında yapılan düzenleme ile "Yüce Divan" adını aldı.
Bu görev, 1961 (madde 147) ve 1982 (madde 148) anayasalarında Yüce Divan sıfatıyla Anayasa Mahkemesi’ne verildi.          

Bolivya Günlüğü - Bolivian Diary - Che Guevara

I read this book in turkish with my new Kindle. I would like to read it in its own language spanish but my spanish is not advanced enough to understand the content.

This is not a fiction or an adventure book, but the daily notes of Che Guevara during his revolutionary struggles in the Bolivian land. Che Guevara- the Argentine medical doctor - came to Bolivia with some of the other revolutionary young men to start the figth against the capitalism.

The diary does not only include the figth of the guerillas against the Bolivian military forces but also explains the preparations of Che and his fellows in the Bolivian forest, the supply of food, shortly, the struggle against life. There are also lots of notes about the relationships between the guerillas and the personal descriptions of the revolutioners.

I recommend this book to those who still have a hope that someday capitalism will fail and the days will come that we all happily live in peace with tolerance to everyone.

22 Mart 2012 Perşembe

24-25 Mart 2012 Istanbul Nights

23.03.2012 Friday Night

Malt
Mekan: Bronx
Saat: 22:00 Fiyat: 28.50TL

Kolektif İstanbul
Mekan: The Mekan
Saat: 22:00 Fiyat: 20TL

Göksel
Mekan: Ghetto
Saat: 22:30 Fiyat: 39.50TL

Aylin Aslım
Mekan: Beyoğlu Hayal Kahvesi
Saat: 22:30 Fiyat: 28.50TL

Deborah Davis
Mekan: İstanbul Jazz Center
Saat: 21:30 Fiyat: 40TL

24.03.2012 Saturday Night

Birsen Tezer
Mekan: Haymatlos
Saat: 22:30 Fiyat:

Duman
Mekan: Bronx
Saat: 21:00 Fiyat: 45TL

Dolapdere Big Gang
Mekan: Clinic Live
Saat: 21:30 Fiyat: 23TL

Büyük Ev Ablukada
Mekan: Garajistanbul
Saat: 22:00 Fiyat: 34TL

Kolektif İstanbul
Mekan: Hayal Kahvesi Şaşkınbakkal
Saat: 23:00 Fiyat: 28.50TL

Ayhan Sicimoğlu & Friends: Musica de Puerto Rico
Mekan: Ghetto
Saat: 23:30 Fiyat: 45TL

Deborah Davis
Mekan: İstanbul Jazz Center
Saat: 21:30 Fiyat: 40TL

19 Mart 2012 Pazartesi

Feldberg - Schwarzwald - Black Forest

It takes about 2 hours by car from Stuttgart City Center to Feldberg Ski Center. It may not be a huge ski center but it is a good choice for a daily activity if you live around Stuttgart. On the map below you see the ski routes in Feldberg.


As a beginner snowboarder, I chose the route number 4, which is a perfect ski pist for the beginners. You go up with seat lift and the way down from Seebuck is not very steep. Im comparison to pists in Austria and Swiss, this blue pist is a piece of cake.

As a snowboarder, I always avoid T-bar lifts, as I have some bad memories of falling down while trying to go up with those lifts. When I was taking snowboard course, with the help of our trainer, I could go up the tracks GI and GII with T-bar lift and I remember the routes 8-9 being pretty adequate ones for the beginners (like me).

So if you are a beginner snowboarderi I would recommend you to experience the left side of the mountain, because of the seat lifts there. If you have no problems with the T-bar lift, then both sides of the mountain are welcome.

You should also try the "Skibrücke" --> "Ski bridge". It is the bridge connecting the left side of the mountain to the right side.

15 Mart 2012 Perşembe

16 -17 Mart 2012 İstanbul Geceleri


16 Mart 2012 Cuma

Suzan Kardes & Bekriya Band
Mekan: Beyoğlu Hayal Kahvesi
Saat 22:30 Fiyat: 28,50 TL

Babazula
Mekan: Haymatlos
Saat:22:30 Fiyat: 25 TL

Kafası Karışık Kontrtenor
Mekan: Garajistanbul
Saat: 22:00 Fiyat: 20TL

17 Mart 2012 Cumartesi

Redd
Mekan: Bronx
Saat: 21:00 Fiyat: 40TL

Bailo Latino
Mekan: Clinic Live Music Club

Fatih Erkoç Akustik Trio
Mekan: Istanbul Jazz Center Saat:
21:30 Fiyat: 67 TL

Seether
Mekan: Babylon
Saat: 23:00 Fiyat: 60TL

Micatone Live
Mekan: Garajistanbul
Saat: 22:00 Fiyat: 40TL

Emre Aydın
Mekan: Jolly Joker İstanbul


Grindelwald - Jungfrau - Swiss Alps

İsviçre'nin Alpleri - The Swiss Alps

Grindelwald is situated on the Swiss Alps and is one of the best ski centers in Europe.
Grindelwald İsviçre'nin Alpleri'nde bulunan, Avrupa'nın en iyi kayak merkezlerinden bir tanesi.

Grindelwald Pist Plan - Swiss Alps

Jungfraujoch - Avrupa'nın en yüksek noktası (3454m) - Top of Europe situated at 3454m (11333ft)
James Bond filmlerinden birine konu olmuş - One of the James Bond films ("On Her Majesty’s Secret Service") starring George Lazenby was shot here.

Jungfraujoch - Top pf Europe
  Hayatında ilk defa kayak yapacakların kaçınması gereken kayak merkezlerinden biri. Pistler çok dik, mavi pistler Türkiye'deki kırmızı - siyah pistlerin karışımı sanki.

People who are planning to ski/snowboard for the first time of their lives should avoid this ski center because of its very steep ski pists.
I think it was the second time I was trying to ski and at some point my legs couldn't resist going the whole route with wedge position. I was skiing from Kl. Scheidegg through Alpiglen and Brandegg down to Grindelwald that I had to take train from Brandegg to Grindelwald. The pists were so steep and I was a little bit afraid of speed and the fact that I was avoiding practising turns because of the feeling that I can not control my speed,  I came down the whole way doing the wedge position, which at the end caused so much pain at the lower back side of my legs.

On the other hand, if you are pretty good at skiing/snowboarding and bored of small ski centers (bored of skiing the whole pists 10-20 times again and again), this place is the best ski center for you. I was there with my German colleagues from work -who were born to ski perfectly- they enjoyed this ski trip very much. While I was suffering from leg and back pains, they were having so much fun that I envy them every time I remember this place.

13 Mart 2012 Salı

Mallorca 2011


2011 yılı Mayıs ayında gittiğimiz 4 günlük tatilde tanıma imkanına kavuştuk Akdeniz'in Balear Takımadaları'na dahil tatil keyif eğlence adası Mallorca'yı (Almanların deyimiyle Malle:))

Biraz önyargımız vardı oraya gitmeden önce, Mallorca'nın İspanyol adasından çok bir Alman adası olması, Palma de Mallorca geceleri (sınırsız eğlence, içki, sabahlara kadar durmaksızın dans vs vs). Ve bu önyargımızın temeli de aslında Alman arkadaşlarımızın yorumlarından kaynaklanıyordu: " Eee, Malle'ye mi gidiyorsunuz, yanınıza bol bol aspirin, ağrı kesici almayı unutmayın, ne de olsa arada parti yapmaktan başka bir şey yok orada, kendinize dikkat edin" vb yorumlardan sonra beklentilerimizi çok yüksek tutmamaya karar vermiştik.

Yanıldığımızı Palma de Mallorca'nın biraz dışındaki batı kıyısında kalan Calvià bölgesindeki Portals Nous 'daki 3 yıldızlı apart otelimize gittiğimizde anlayacaktık. Burası Stuttgart gibi (her ne kadar sıkıcı demek istemesem de) binalar arasında ev iş iş ev rotasında sıkıcı rutin bir hayat yaşayan bizim gibi insanlar için cennet gibi bir yerdi! Yalnız şehir merkezi Palma'da kalmak yerine, şehrin 5-10 km biraz dışındaki yerler tercih edilmek koşuluyla. Yoksa her ne kadar şehir merkezi güzel olsa da yine de şehir dışı yerlerin sakinliği ve huzuru orada bulabileceğinizi sanmıyorum.


Yukarıdaki haritada görüldüğü üzere uçağımız Palma de Mallorca'ya indi. Oradan kiraladığımız Kia Picanto ile Palma de Mallorca'nın batısında bulunan Portals Nous'daki otelimize doğru yola çıktık. Kia Picanto ile ilgili bir kaç kelime etmeden geçemeyeceğim. Hayatımda bindiğim en küçük araba, motor o kadar küçük arabayı bile kaldıramayacak güçsüzlükte. Neyse ki Mallorca'nın bir ucundan diğer ucuna maximum (Magaluf'tan Alcudia'ya) 75km'lik bir yol gittiğimiz için çok sıkıntısını çekmedik.

Otelimize yerleştikten sonra otel çevresini keşfe çıktık. Mayıs ayı olduğu için yaz tam kendini daha gösteremediği için biraz da rüzgarlı olan Portals Nous sahilinde dolaşırken mont giyme gereksinimi hissettim. Sahil enfesti, denizin rengi harika! Sadece açık bir koy olduğu için çok rüzgarlı ve dalgalıydı, dolayısıyla yüzme hakkımızı başka koylarda kullanmak istedik. Evet başlarda montla dolaşmamıza rağmen yüzme imkanı da bulabildik, çünkü gittiğimiz diğer bir koy olan Palmanova çok rüzgarlı değildi ve güneş çıktığında hava 25 derecelerde hissediliyordu.
Portals Nous - Mallorca

Bir sonraki durağımız Magaluf. Burası Palmanova'dan biraz daha küçük bir koy ve İngiliz turist ağırlığı olan bir yerdi.

Buradan sonraki durağımız bence Mallorca'nın en güzel koyu olan Andratx bölgesindeki Camp de Mar. Burası kadar dış dünyadan soyutlanmış, piyasalaşmamış, mis gibi masmavi denizi olan bir koy görmedim galiba Mallorca'da. Koyun tam ortasındaki lüks olmaktan uzak içten samimi restoranda yediğimiz öğle yemeğinin tadı da bir başkaydı.

Camp de Mar, Maybe the most beautiful bay I have ever seen in my life


Bir sonraki gün rotamızı denizden uzak, dağların içine saklanmış bir Mallorca köyü olan Valldemossa 'ya çevirdik. Otoyolla yarım Portals Nous'dan yarım saatte gidebildiğimiz bu köyün çok fazla turist çekmesinin nedeni köyün baştan aşağıya taş evlerle dolu olması. Bana Eski Datça'nın biraz daha büyük ve daha kalabalık halini anımsatan bu köyde yarım günümü gezerek, resim çekerek, hediyelik eşyalara bakarak harcadık.


Valledemossa - Mallorca
Valledemossa'dan sonra bizim yaptığımız gibi adanın kuzeyine doğru tali yollardan Soller yönüne doğru giderseniz biraz üzülebilirsiniz yolların çok virajlı ve dar olmasından ötürü.  O taraflarda arabayla görebileceğiniz çok fazla birşey de yok zaten.

Palma şehrinden ve sahillerinden bahsetmeden geçmeyelim. Devasa bir yat limanı var bu şehrin batı yakasında. Portals Nous'dan Palma şehrine arabayla giderken hayran kalmamak mümkün değil. Yaklaşık 405,000 nüfusluk bu şehrin herhangi bir Avrupa şehrinden eksik kalır bir tarafı da yok. Tarihi bir gezi yapmak isterseniz 1229 ve 1346 yılları arasında yapılmış Palma Katedrali'yle başlayabilirsiniz gezinize. (Şehir 1229'dan itibaren hristiyanlaşmış). Şehrin doğu yakasında ise upuzun sapsarı kumlarıyla kumsalları sizi bekliyor. Benim gibi koysever kişilerdensenizse şayet bu dalgalı açık koy hoşunuza gitmeyebilir ama koylarda da bu kadar güzel bir kumsal bulmak mümkün değil.

Mallorca adasında son gittiğimiz yer Alcudia idi. Burası adanın kuzeyinde , otoyolla Portals Nous'dan yaklaşık 45 dakika mesefade hoş bir yer. Gittiğimiz gün havanın kapalı olması nedeniyle sahilinde çok fazla vakit geçiremedik. Yolda giderken Kite-Surfing yapan onlarca insan görmek bizi şaşırtmadı. Zira adanın bu tarafları çok fazla rüzgar aldığı için Kite-Surfing için çok uygun bir alan yaratıyor.
Alcudia - Kite Surfing

Alcudia'ya kadar gitmişken Cap de Formentor'a uğramadan sakın geri dönmeyin. Harika bir yer. Adanın kuzey batısındaki en uç kısmı, buraya Mallorcalılar "rüzgarların buluşma noktası" adını vermişlerdir. Sarf kayalar üzerinden uçsuz bucaksız Akdeniz'e tepeden bir bakış. Denizin mavisi inanılmaz. gidilmeli görülmeli, gerektiğinde geniş açılı kamerayla manzara resmi çekilmeli.

Kartalkaya

Snorboardcular açısından Kartalkaya'yı değerlendirmek istiyorum.

İşe öncelikle Kartalkaya tanıtımıyla başlayabiliriz. Kartalkaya Bolu'nun Köroğlu Dağları'nda bulunan 2200 metre yükseklik kuşağında yer alan, Türkiye'nin büyük kayak merkezlerinden biridir.

Aşağıda Kartalkaya pistlerini farklı açılardan görebilirsiniz:

Kartalkaya - Pist Haritası 1

Kartalkaya - Pist Haritası 2

Şimdi pist haritalarına bakınca aslında Kartalkaya'da ne kadar az piste kaymış olduğumun farkına varıyorum. Bunun tek nedeni Teleski'ler. Evet, maalesef Kartalkaya'da 2 tane telesiyejin dışında geriye kalanların hepsi teleski ve bir snowboardcu olarak hala teleskiye binmenin çok zor olduğunu düşündüğümden ve birkaç kötü maceradan sonra bir daha mümkün olduğunda teleskiye binmemeye çalışıyorum. 2. Pist Haritasına bakınca sadece yeşil lifte binip (2 kişilik telesiyej) 2200 metredeki otele dönüş pisti yazan pisttne başlayarak kırmızı piste geçerek otel bölgesine kadar kaydığımı söyleyebilirim. Bunu bir günde yaklaşık 10-15 kere yapınca bir yerden sonra sıkılmaya başlıyor insan. Özellikle ilk gelişimde çok farkında olmasam da Kartalkaya'yı 2. kez ziyaret edişimden sonra ya artık teleskiye alışmam gerektiğinin ya da daha çok telesiyej imkanı sunun kayak merkezlerine gitmem gerektiğinin farkına vardım.

Pist eğimleri gayet güzel, haritaya bakana kadar kırmızı bir pistte kaydığımın farında bile değildim, kaydıklarımın hepsi mavi pist zannediyordum. Bunun bir nedeni de şimdiye kadar yurtdığında bulunduğum için hep yurtdışı kayak merkezlerinde kaymış olmam ve oradaki mavi pistlerin buradaki kırmız pistlerden bile daha dik olması. Yani kısaca söylemek gerekirse Kartalkaya ilk defa kayak sporu yapacak olan insanlar için çok uygun bir kayak merkezi.

Eğer turla beraber giderseniz bizim yaptığımız gibi, genelde tur fiyatlarına öğlen yiyeceğiniz ve gayet doyurucu olan sucuk ekmek de dahil oluyor. Zaten çok pahalı olan kayak merkezlerindeki restoranlara böylece uğramak zorunda kalmamış oluyorsunuz.

Bord kiralamak için yerler mevcut, orada hem bord, hem de kıyafet kiralayabilir, hem de deneme kabinlerinde üzerinizi değiştirebilirsiniz. Eşyalarınızı kilitlemek için dolaplar da mevcut. Yalnız bir çok tur otobüsü aynı saatlerde Kartalkaya'ya vardığı için çok kalabalık olma ihtimali var kiralama yerlerininin, dolayısıla internetten rezervasyon sizi rahatlatacaktır: Kartalkaya Esenler Board ve Kayak Kiralama Tel:05378166794



12 Mart 2012 Pazartesi

Pinhani - Başka Şeyler 2012

Ayın şarkısını seçiyorum: Pinhani'nin yeni çıkardığı "Başka Şeyler" isimli albümünün 6. şarkısı olan "Değirmendeki" . . .


Albüm Kapağı - http://www.pinhani.com/

5 Nisan 2004'te kuruldu Pinhani. Çoğu insan için Pinhani demek "Kavak Yelleri" dizisi demekti. Diziyi belki de Pinhani şarkılarını dinlemek için izlerdim...

İlk albümleri "İnandığın Masallar"'ı 2006'da, "Zaman Beklemez"'i 2008'de çıkarmıştır grup. "İstanbul'da", "Hele bi gel", "Ben nasıl büyük adam olucam" en çok dinlenen ve beğenilen şarkıları arasındadır.

Grup üyeleri, vokal, gitar ve alto saksafonda Sinan Kaynakçı, gitarda Akın Eldes, bas gitarda Zeynep Eylül Üçer, davulda Hami Ünlü ve Cem Aksel, klavye ve gitarda Selim Aydın'dır.

Gelelim son albümü olan Başka Şeyler!deki "Değirmendeki" şarkısına:
Balkanik öğelerle bezenmiş olan bu şarkı ilk dinlemeye başladığınız andan itibaren sizi öyle bir sürüklüyor ki durmaksızın bu şarkıyı dinlemek istiyorsunuz. Albümünü daha yeni dinlemeye başlamama rağmen bu şarkıyı belki de 100 kere dinlemişimdir.

Değirmendeki şarkı sözleri:
değirmendeki un olsam, değirmendeki
ezilmem böyle, dağılmam kara dut gibi
eğer senden üstün olsam, incitmem seni
gün gelir karşıma çıkarsan, durma dön geri
bilmeden de olsa yapılmaz böyle
affeder miydin sen olsan, ben affetsem de?

uzun bir yolda han olsam, uzun bir yolda
olurdum herkese yoldaş, ederdim fayda
sen bu yolda tek han olsan, suyundan içmem
bileydim sapmazdım zaten bir daha geçmem
çok zaman da geçse unutmam asla
unutur muydun sen olsan, belki çok sonra?


Albümdeki başka bir güzel parça ise 3. şarkı olan "Beni unutur musun". Bu şarkı bildik Pinhanı parçalarına benzemiyor, biraz daha fazla gitar solosu, biraz daha sert, biraz daha eski rock/metalcilere hitap ecedek türden.

Beni unutur musun şarkı sözleri:
saat 4'ü çoktan geçmiş durumda
bütün yollar çıkmaz bu vakitten sonra
kimler doğru söyler, hayatı hakkında
tek doğru zaten yoktur, şanslıyız aslında
bilmem şu anda sen de bir barda sabahlıyor musun?
yoksa yatağında her gece mışıl mışıl uyuyor musun?
bir gün olur da yorgun düşersen beni unutur musun?
bir şeyler kalırsa içinde daima orda dursun

Daha fazla bilgi için:Pinhani Resmi Web Sitesi

9 Mart 2012 Cuma

Kerem Görsev


Türkiye'de caz sanatçısı deyince akla ilk Kerem Görsev gelir herhalde. 1961 İstanbul doğumlu olan Kerem Görsev, küçük yaşlarda İstanbul Belediye Konservatuarı'nda başladı müzik hayatına.Caz tutkusu da bu yıllarda başlayan Kerem Görsev, türk yabancı bir çok müzisyenle çalışma imkanı bulmuştur.
94 yılında ilk albümünü yayınlayan Kerem Görsev'in son albümü ise 2010 yılında piyasaya sürdüğü "Theraphy"'dir. Bu albümü London Philharmonia Orchestra'sıyla kaydetmiştir.

Kerem Gorsev "THERAPY"


Kerem Görsev'in Twitter'da paylaştıklarından:

Tito Puente - El Rey Del Timbal
(Tito Köprüsü - Dümbeleklerin Kralı)
Cal Tjader & Carmen McRae
Do Nothing Till You Hear Me

8 Mart 2012 Perşembe

Rifat Ozbek (1953 - )

Rifat Ozbek,

Born in Turkey and trained at Central Saint Martin's, Rifat Ozbek has often used ethnic surface decoration in his designs. This early 1990s layered look has a dramatic waistcoat inspired by native American costume. It makes a bold black and white composition over a sheer organza tunic and tapered trousers.


Stuttgart Subway

Turkish Airlines Ad in Stuttgart Subway


7 Mart 2012 Çarşamba

10 Mart 2012 Cumartesi Istanbul Geceleri

Ghetto 23:30
Citizens / Gazali & Büber
Adres : Kamer Hatun Caddesi, 10 Beyoğlu 34440 İstanbul
Citizens - True Romance


Babylon 00:00
The Gaslamp Killer
Adres: Şehbender Sokak No:3 Tünel-Asmalımescit-Beyoğlu 34430 İstanbul


Garajistanbul 23:00
Lee 'Scratch' Perry
Adres: Kaymakam Reşat Bey Sok. No: 11/A Galatasaray Beyoğlu / İstanbul


 
Salon IKSV 22:30
tUnE-yArDs
Adres: Sadi Konuralp Caddesi No:5 Şişhane 34433 İstanbul

Beyoğlu Hayal Kahvesi 22:30
Soul Stuff
Adres: Hayal Kahvesi-Büyük Parmak Kapı Sk. Afrika Han, No:19, Beyoğlu

Nardis Jazz Club
Sibel Köse Quartet
Adres: Kuledibi Sok. No:14 Galata İstanbul

6 Mart 2012 Salı

20 Aralık 2011 Fazıl Say - Klarnet Konçertosu

Dünyaca ünlü piano virtüözümüz Fazıl Say'ın klarnet konçertosunu 20 Aralık 2011 Salı akşamı Lütfi Kırdar Kültür Kongre Merkezi'nde dinledik. Muazzam bir konserdi.

Konser 3 bölümden oluşmaktaydı:
Weber : Der Freishütz Uvertürü
Fazıl Say: Klarinet Konçertosu - Hayyam Op.36 (Türkiye prömiyeri)
P.I.. Tschaikovsky: 1. Piyano Konçertosu, Si bemol minör, Op. 23

Şef Gürer Aykal ve Borusan Filarmoni Orkestrası eşliğinde izlediğimiz bu mükemmel konserde beni en çok etkileyen şey Fazıl Say'ın, kendi elinden çıkma eserinin dünyaca ünlü klarinet virtüözü Sabine Meyer tarafından seslendirilmesini dinlemek oldu. Şimdiye kadar sadece geçmişte yaşamış ve şu anda dünyada olmayan opera sanatçılarının, virtüözlerin eserlerini dinlerken şimdi hayatta olan genç ve dinamik bir sanatçının daha çok yeni yaratmış olduğu eserini dinlemek kelimelerle anlatılamayacak kadar güzel bir tecrübe. İnanın tüylerim diken diken oldu.

"O sadece dahi bir piyanist değil, şüphesiz ki 21. yüzyılın en büyük sanatçılarından biri olacaktır." ("Le Figaro" Paris)

Fazıl Say'ın Hezarfen Ney Konçertosu'nun prömiyeri Almanya'da yapıldı. İnşallah yakında İstanbul'da da dinleme şansı buluruz.

Fazil Say Hezarfen Ney Konçertosu


Fazıl Say'ın Cumhuriyet gazetesinde çıkan Mezopotamya Senfonisi hakkındaki makalesi:

5 Mart 2012 Pazartesi

6 Ocak 2012 Oi Va Voi Konseri - Babylon Istanbul

Oi Va Voi yine Istanbul Babylon'a geliyor. Eski konserlerini defalarca youtube'dan izlemistim zaten. Konser tarihleri aciklanir aciklanmaz Biletix'e giriyorum bilet alabilmek icin. Indirimli biletlerin aninda tukenmis olmasi hic de sasirtici degil. Cunku gelenler herhangi bir grubun uyeleri degiller, folklorik, balkanik, cagdas, eglenceli, bazen huzunlu cogu zaman renkli muzikler yapan Londra merkezli Oi Va Voi grubu uyeleriler.

Bu grubu ilk ne zaman tanidigimi dusunuyorum bileti alirken, bir de ilk defa konserlerine gittigim Karlsruhe Tollhaus'u (Kasim 2009). Evet, bu grubu hayatimda ilk defa Aachen'da master yapmaya gittigim sehirde tanistigim arkadaslarimin tavsiyesi uzerine dinlemeye baslamistim.  Dinledikce onlarin ne kadar da hakli olduklarina inanmistim. Stuttgart'ta yasadigim siralarda bir arkadasin konser sever beni Karlsruhe'deki konsere cagirmasiyla ilk tanismami gerceklestirmis oldum bu grupla. Konser harikaydi. Aslinda 4 turk kiz olarak gittigimiz bu konserde, Oi Va Voi'nin sarkilarinda cilginca dans edip butun sarkilara kelimesi kelimesine eslik eden bizler harikaydik. Malum, Almanlarin konserlerde dans ettilerine sahit olmak gercekten cok zor. Ve bu kadar eglenceli muzikler yapan insalarin konserlerinde bile sikilma tehlikesiyle karsi karsiya olabilirsiniz Almanya'da eger ki yaninizda sizin gibi kafa dengi insanlar yoksa.

Hmm nerede kalmistik, evet 6 Ocak Babylon konseri. Steve Levi'nin Karlsruhe'deki konser sonrasi (uzerimdeki Istanbul T-shirtu nedeniyle) Turkiye'ye gidecegim tahminiyle beni Subat 2010'deki Babylon konserine cagirmasi nedeniyle (ve tabii ki o sirada hala Almanya'da oldugum icin konsere gidemedigim icin) benim icin ozellikle anlami olan bu konsere gelebildigim icin cok mutluydum. Baska bir mutluluk da konsere Turkiye'de gitmis olmak, benim gibi kapi gicirtisina oynayan insanlarin bulundugu bir toplulukta tempoyla dopdolu bir sekilde konseri izlemek. Iste bu paha bicilemez!

Konserin kadrosu soyleydi:
Nik Ammar (Guitar, Vocals)
Bridgette Amofah (Vocals)
Josh Bresiaw (Drums)
Stephen Levi (Clarinet, Vocals)
Preetha Narayanan (Violin, Melodica)
David Orchant (Trumpet)



Karlsruhe'de izledigim konserdeki efsanevi kemancilari Anna Phoebe maalesef bu konserde yoktu.

Bir sonraki albumlerini ve konserlerini 4 gozle bekliyorum.

Kar Kokusu - Ahmet Umit

Ahmet Umit'in 1998'de yazmis oldugu bu kitabini diger guncel kitaplarindan sonra okumamin bu kitap hakkindaki dusuncelerimi etkiledigini belirtmeliyim oncelikle.

Polisiye romanlarindan tanidigimiz Ahmet Umit'in bu kitabi da yine bir polisiye roman. Konu Moskova, Rusya'da geciyor. Turk komunistlerin Rusya'da katildigi bir kampta gruptan bir arkadaslarinin esrarengiz bir sekilde oldurulmesiyle basliyor roman.

Son pek de tahmin edilemeyecek gibi degil. O yuzden Ahmet Umit'in son kitaplarini okuyanlarin bu kitaptan digerleri kadar tat alamayacaklarina inaniyorum. Icerik olarak da bir Istanbul Hatirasi kadar insani doyuran bir yapiya sahip degil.

Kitap surukleyici ve rahat bir sekilde okunuyor. Cabuk okunup bitecek kitaplardan.

4 Mart 2012 Pazar

Gizli Anlarin Yolcusu - Ayse Kulin

Gecen ay okumustum bu kitabi, Istanbul Tuyap Kitap Fuari'ndan almistim.

Surukleyici bir hikaye, oyle alisik oldugunuz Aysa Kulin kitaplarindan degil ama. Son derece modern bir hikaye, herkesin sindirebilecegi cinsten degil. Dogu'da ezilmis gencliginden kurtulup Istanbul'daki bir yayinevinde kendisine yeni bir hayat kuran gencin, Istanbul sosyete hayati yasayan diyebilecegimiz bir patronun, patronun trajik bir kaza sonucu cocuklarini kaybettikleri icin bunalima giren karisinin, patronun histerik bayan ortagi ve patronun Londra'ya okumasi icin surulen! kizlarinin arasinda gecen ask ve hayat hikayesi. Yalniz kitabi okurken bu ask iliskilerine gercekten cok sasiracaginiza eminim.

Ben bu kitabi cok begendim diyemem. Iliskiler surukleyici, okumasi kolay bir kitap ancak icerik olarak beni cok tatmin etmedi. . .

Cok fazla yorulmadan surukleyici bir hikaye okumak isteyenlere tavsiye edilebilir ama yine de beklentilerinizi yuksek tutmayin derim ben.

Nail Gaiman - American Gods

Neil Gaiman'in American Gods isimli kitabini okumaya basladim gecenlerde. Ingilizce okuyorum kitabi Kindle'imdan. Konusu enteresan, beni cok surukluyor diyemem ama yine de bir sonraki bolumde ne olacak diye sormadan edemiyorum kendime. Su anda %26'sina gelmis bulunmaktayim kitabin.

Buraya kadar okuduklarimi ozetleyecek olursak kitabin kahramani (ya da basindan gecen olaylarin anlatildigi) Shadow bir kac yilligina girdigi hapishaneden cikmak uzeredir, son gunlerini saymaktadir. Karisinin trajik bir sekilde araba kazasinda hayatini kaybetmesi uzerine hapishaneden bir kac gun erken tahliye olmasina izin verirler. Hapishaneden cikip karisinin defin islemlerini gerceklestirmeye gittigi kasabasinda kendisini Mr. Wednesday olarak tanitan esrarengiz bir adamdan is teklifi alir. Icerigi tam belli olamayan bu ise Shadow basta ilgi gostermez, basini bilmedigi islerle derde sokup tekrar hapishaneye gitmek istememektedir. Ama Mr. Wednesday'in israrlari sonucu isi kabul eder.

Bundan sonrasinda kendini bir dizi seruvenin icinde bulur. Mr. Wednesday'in aslinda dolandirici oldugu ve islerinde Shadow'u kullanmayi planladigi ortaya cikar. Mr Wednesday'in dusmanlarini oldugunu tahmin ettigim kimseler Shadow'u kacirirlar. Shadow'u olen ama geceleri ortaya cikip dirilen karisi Laura kurtarir kotu adamlarin elinden. Laura onceden de Shadow'a geceleri gorunmustur.