13 Eylül 2015 Pazar

Carnaval Latino - Dans, Doğa ve Müzik iç içe



Sanırım uzun zamandır bu kadar güzel ve keyifli bir ortamda bulunmamıştım. Sarıyer ormanları içinde Mehmet Akif tabiat parkında bir festival alanı. Yeşillikler içinde.


Bu güzel mekanda güzel insanlar tango, salsa, cha cha, bachata yapıyorlar, hep beraber, dans pisti üzerinde.


Doğa ve dans, daha güzel bir ikili bulunamaz sanırım :)


Kafanı yukarı kaldırdığında masmavi gökyüzüne serpiştirilmiş yemyeşil ağaç dalları ve yaprakları, sağa çevirdiğinde piknik masasında köftesini yiyip ayranını içenler, hemen yanı başımda dans etmekten büyük zevk duyan insanlar...


İstanbul gibi mega bir kentte, her gittiğin yerde kazıklanmadan günü bitiremediğin o şiki miki ortamlara inat uzunca bir süre giriş ücretleri yarı fiyatınaydı. Böyle kalitede bir müzik ziyafetini bu kadar uygun bir fiyata yaşamak, benim gibi hayatını fiyat performans oranına göre şekillendiren bir mühendis için bulunmaz bir hazine :)


Gelelim konserlere. Dans gösterilerinden sonra (ki biraz geç gittiğim için maalesef çoğunu kaçırdım ancak arkadaşlarımdan dinlediğime göre İstanbul'un önemli dans okullarından hocalar salsa vb. danslarin temel adımlarını göstermişler) ilk çıkan grup: Rodry Go and Dancers.


Nasıl desem, böyle bir dans yok:) O kadar keyifli, hareketli, eğlenceli müzikler çalıyorlardı ki, sanırım 1 yıllık dans ihtiyacımı bu grupla gidermiş olabilirim:) resmen bir latin partisi tecrübesi yaşattılar bize. Birçok popüler şarkının salsa versiyonlarını çaldılar. Hani filmlerde görürüz ya, sokaklarda samba müzikleri çalarken binlerce insan aynı anda sokaklarda dans ederler. Öyle bir tecrübe işte. Kendilerini önceden hiç dinlememiştim, yalan yok ama bundan sonra dinleyeceğim kesin.


İkinci çıkan grup da Mercadonegro ve Orkestrası. Tam anlamıyla bir latin orkestrası. Daha çok klasik latin parçaları çaldılar. Bu yüzden çıkan ilk gruptan sonra enerjisi düşük geldi denilebilir. Etrafımdaki dans eden kişilerin birden azalmasından bunu çıkarıyorum çünkü ben klasik latin müziklerine de bayılırım ve tüm konser boyunca yerimde hiç duramadan sürekli dans ettim:)


Ve Ayhan Sicimoğlu. Ben bu adamı zaten çok severim. Doğal, kendine has tarzı. Hani bu tarz insanları elitistlikle falan suçlarlar ya, insanın elitistten çok halkın adamı diyesi geliyor Ayhan Sicimoğlu'na. Bir kaç kez canlı izleme fırsatı da buldum kendisini. Bir kere Babylon Asmalımescit'te, bir kez de Datça'nın denize nazır Amfi tiyatrosunda. Pazar günü saatin biraz geç olmasından mı, uzun eve dönüş yolunun yarattığı kaygıdan mı, yoksa başka birşey mi bilemedim ama bu sefer Ayhan Sicimoğlu ve orkestrasının enerjisi biraz düşük geldi. Benim algılayışımdan mı yoksa gerçekten öyle miydi tam karar veremiyorum.  En son Datça'da izlediğimde Ayhan Bey'in anlattığı hikayeler, solist kubali kadın Suami'nin sempatikliği, grup içindeki dinamizm hiç aklımdan çıkmıyor. Ancak belki de konserden biraz erken çıkmak durumunda olduğumuz için de bütün gösteriyi kaçırdığım için böyle düşünüyor da olabilirim.


Her ne olursa olsun, çok güzel bir festivaldi. Böyle festivaller hep çoğalsın isterim. Sanırım ihtiyacım varmış böyle bir dans, doğa ve müzik ziyafetine. Özellikle bu son zamanlarda,  insana gerçekten hayatta zevk aldıracak etkinliklerin bir bir azaldığı bu dönemlerde...